YARIM KALMIŞ BİR HİKAYE

Korkularımızdan kaçtığımız zaman yaralanmayacağımızı düşünüyoruz. Ama en ağır yaralarımızı kaçtığımız zaman alıyoruz. Hatta en ufak yaralar bile kaçtığımız zaman en büyük yaralara dönüşüyor. Ayağınıza bir şey battığı zaman, koşmaya devam ederseniz, ayağınız kanamaya başlar. Ego, insanlara durmadan koşması gerektiğini söyler. Oysa yapmanız gereken şey yerimizde öylece durmak.
O zaman anlayacaksınız ayağınızın kanadığını. Ufak bir cam kırıntısının, kendisinden büyük yaralara neden olduğunu. Gittiğiniz yolu, yürüyerekte gidebileceğinizi. Hatta bir adımdan daha fazla yer kaplamadığınızı öğrendiğinizde koşmanız için hiçbir nedenin olmadığını anlayacaksınız. Betül, koşmayı artık bırakmıştı. Ama Adem gördüğü kabuslardan kurtulmak için koşmaya devam ediyordu. Belki de herkesten uzaklaşarak, birinin ona yardım etmesini bekliyordu.

Betül Alper bey'in yanından ayrıldıktan sonra, Didem'le Adem'i bir araya getirmek için Batuhan'ı aradı. 

-Alo, Batuhan Bey! 

+Betül Hanım siz misiniz?

-Evet benim.

+Betül Hanım Adem'in şimdi durumu nasıl? Doktorlar eve gitmesine izin verdiler mi?

-Evet verdiler. Zaten şuan evinde.
Hiç endişelenmeyin, durumu çok iyi.

+Allah sizden razı olsun Betül hanım.
Öyle büyük bir iylik yaptınız ki, karşılığında ne yapacağımı bilemiyorum.

-Bir şey yapmanıza gerek yok Batuhan bey.

+Betül hanım sizden bir ricam olacak, lütfen hayır demeyin. Adem'in sağsalim evine dönmesi nedeniyle bir güzel ziyafet veriyorum. Yarın olunca Adem'le beraber bize geliyorsunuz. 

-Batuhan bey, Adem'e haber veririm ama ben gelmesem olur mu? ailece toplaşıp eğlenirsiniz, ben rahatsızlık vermeyeyim şimdi.

Betül, aslında adet gereği naz yapıyordu.

+Ne rahatsızlığı Betül hanım, sizde bizim aileden birisiniz artık. Valla gelmezseniz çok alınırım.

-Teşekkür ederim Batuhan bey. 

Batuhan, Betül'e konuşmasını bitirince mutfağa geçti. Didem yarın için pasta hazırlıyordu. Batuhan, pasta için alınmış çilekten, Didem'in haberi olmadan bir tanesi ağzına atarak konuşmaya başladı

-Didem diyorum ki, yarın için iki tabakta fazla koysan? 

+Bir tabakla doymuyor musun sen?

-Kendim için istemiyorum ki, Yarın Âdem’le Betül bize gelir.

-Âdem bize mi geliyor? Kendisi mi gelmek istemiş?

+Ne var bunda. Gelemez mi yani?

-Gelsin ya, ben o anlamda söylemedim.

+Hem barışmışsınız artık. Güzelce eski günlerdeki gibi beraber yemek yeriz, üzerine gıybet yaparız.

Batuhan sözünü bitirdikten sonra arkasını dönüp tam giderken, çilekten bir tane daha götürdü.

Didem Âdem'in misafir gelmek istemesine şaşırmıştı. Biraz düşündükten sonra aklına güzel bir fikir geldi. Gamze'ye ne kadar güçlü olduğunu göstermek için, Âdem'i herkesin içinde rezil edecekti. 
                  
Yarım Kalmış Bir Hikaye 

Aşırı sıkılan parfümler.
Kaşındıkca daha derine işleyen yaralar.
Ardı kesilmek bilmeyen kabuslar.
Saklanan ihanet mesajları.
İntikam almak için beklenilen doğru zaman. Korku yüzünden oluşturduğumuz sahte kimlikler. Zihnini kemiren parakods sorular.Korkularımızın arkasına sakladığım buz gibi cesetler. 


Yarın olunca, Betül en güzel kıyafetlerini giyerek, Âdem'in kapı zilini çalmaya başladı. Âdem kapıyı açınca gözlerine inanamadı. Betül çok şık görünüyordu.
Bir kadın kendine bakınca bu kadar güzel ola bileceğini hiç tahmin edemezdi.
Betül, Âdem'in onu hayranlıkla baktığını görünce, kendine karşı güveni daha da artmıştı. Âdem, bir an kendini
toparlayarak Betül'ü kapıda beklettiğini anlayınca hemen konuşmaya başladı

-Betül, bir yere mi gidiyorsun? 

+Beraber gidiyoruz Adem. Sen hâlâ hazır değil misini?

-Neye hazır değilim anlamadım?

+Batuhan sana haber vermedi mi, misafir gidiyoruz onlara

-Benim bir yere gidecek halim yok.

-O zaman, Ben Batuhan’ı arıyorum. 
Boşuna beklemesin şimdi.

Adem, Betül'ün telefonunu elinden almamak için kendini zor tutuyordu.
Betül Batuhan'ı arayıp, Adem'in gelmeyeceğini söyledikten sonra telefonu Adem'e verdi.

-Abi sen şimdi gelmiyor musun?

+Batuhan çok kötü durumdayım.

-Abi ben senin kötü durumunu çok iyi biliyorum. Sen şimdi bize gel, akşama yine kötü olursun.

Adem, Betül hanım yanında olduğu için içinden geldiği gibi konuşamıyordu.

+Batuhan kötüyüm derken, hiç halim yok anlamında söylüyorum. Hem bana haber vermeden ne işler çeviriyorsun sen.

-Abi, sen hastahanede yatarken, ben ziyafet kuracağımı söylemedim mi, sen de iyileştikten sonra ne söylersen yaparız dedin.

+Öyle bir söz söylediğimi hatırlamıyorum ben. Batuhan çok fazla uzatma, ben gelmiyorum. 

+Ne demek gelmiyorum Abi, bak elimde ekmek tutuyorum. Yemin billah diyorum bak, taksiye atlarım, döverek seni getiririm. Akşam uyumadım lan! Aç yattım! Didem mutfağa girmeme izin vermedi. Dünden beri açlıktan ölüyorum...

+Tamam Batuhan tamam, Allah belanı vermesin senin. Geliyorum.

Âdem telefonu kapattıktan sonra Betül'e verdi. Betül gülümseyerek, Âdem'in hazırlanmasını bekledi.

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar