Âdem, yatağına uzanarak uyumak isterken, mahalleden kavga sesleri duymaya başladı. Âdem'in aklına Oğuzhan gelince, apar topar kıyafetlerini giyerek, mahalleye indi. Kendisi bile bilmeden evin kapısını açık bırakmışdı.

Birkaç tane genç çocuk, Oğuzhan’ı çevreye alarak, tekmeleyerek dövüyorlardı. Âdem, bağırarak, kavga etmemelerini söyledi ama hiç kimse Âdem'i dinlemedi. Âdem daha fazla dayanamayarak kendini Oğuzhan’ın üzerine attı. Mert, Âdem'in geldiğini görünce cebinden bıçağını çıkardı. Çocukların arasına girerek, bıçağı çıkardıktan sonra Âdem'in karnına sokmak isteyince, Âdem Mert'in elinden sıkıca tutarak bıçağın daha derine inmesine engel oldu. Tam o sırada bir kadın "Polisi çağırdım, hepinizi tutacaklar" diye bağırınca,
Herkes bir tarafa kaçmaya başladı. Sadece Oğuzhan ve Âdem yolun ortasında kalmıştı. Âdem, kafasını kaldırınca Betül'ün koşarak ona doğru geldiğini gördü. Âdem, bir eliyle karnını tuttuktan sonra Betül'le beraber Oğuzhan’ı ayağa kaldırdılar. Daha sonra arabasının kapısını açarak arka koltuğuna Oğuzhan’ı uzattılar. Çok kötü dayak yemişti Oğuzhan. Baygın haldeydi.
Âdem, arabaya binerek, Betül'e gelmemesini söyleyecekti ama Betül ondan önce davranarak ön koltukta oturmuştu. Adem’in araba kullanması çok tehlikeli idi, vücudunda kan azaldıkça halüsinasyonlar görmeye başlıyordu. Betül, Âdem’in bir eliyle karnını tuttuğunu görünce, "Her şey iyi olacak " diyerek eliyle Âdem’in kanayan yarasını tuttu. Âdem, Betül'e bakınca, gözlerinin önüne eşi geliyordu. Yolun yarısına ulaşınca, Oğuzhan kendine gelmeye başladı. Kafasını kaldırınca Âdem'in arabasında olduğunu anladı.

-Abi, nereye gidiyoruz. Ben daha ölmedim mi?

+Ölmedin Oğuzhan, halâ yaşıyorsun.

Âdem cebinden telefonunu çıkarıb, Betül'e verdikten sonra Batuhanı aramasını söyledi. Betül, en son aranmış numaralara bakınca, Batuhanın olduğunu gördü, Batuhanı aradıktan sonra telefonu Âdem'in kulağına tuttu.

+Alo.. Batuhan

- Efendim, abi.

+Batuhan, şimdi beni iyi dinle, ne söylüyorsan onu yap, çok fazla soru sorma. 

-Abi, ne olur ya, hayırdır? 

+Batuhan, ben şimdi hastaneye gidiyorum..

-Abi, ne hastanesi, ne oldu sana? 

+Bir şey olmadı Batuhan, ufak bir yara aldım sadece. Bir dakika sakin ol, beni dinle.

-Tamam abi, seni dinliyorum. Sinirlenme ne olur. 

+Evden çıkarken kapıyı kilitlemeyi unuttum. Şimdi benim eve gidiyorsun, ilaçlarımla beraber birkaç kıyafet götürüyorsun en sonda da yan komşum 
Feriha teyzeden evin yedek anahtarını alalarak, kapıyı kilitledikten sonra yarın olunca, benim konum attığım hastaneye geliyorsun.

-Tamam abi. Şimdi taksi tutup size gidiyorum. Sen kendine dikkat et, ne olur. 

Batuhan telefonu kapattıktan sonra,
Üzerine kalın giysiler giyerek, kapıdan çıkmak isterken, Didem'e yakalandı.

-Nereye gidiyorsun Batuhan?

+Aşkım, Âdem’i hastaneye götürüyorlar, ben onun evine gidiyorum

-Hastaneye mi götürüyorlar?

+Evet aşkım, çok ağır yaralanmış. Ben yarın akşam eve gelirim, merak etme sen beni.

-Bende geliyorum Batuhan!

Batuhan, Didem'in gelmek istemesine çok şaşırmıştı. 

+Ama Didem sen Âdem’le konuşmuyordun.

-Eskide kaldı bazı şeyler Batuhan, hem böylece barışmış oluruz.

+Tamam aşkım, üzerine kalın şeyler giy, seni bekliyorum.

Didem, çok uzun süredir Adem'le konuşmuyordu.Konuşmamasının nedeni ise Adem'in bilerek ilaçlarını kullanmadığını ve bu yüzden kaza yaptığını düşünüyordu. 
Batuhan'ın haberi olmadan, Adem'le birçok kez kavga etmişdi. En yakın arkadaşının ölümünü kabullenemiyordu. Kendi içinde vicdan azabı çekiyordu. Sanki Adem, yaptığı hatayı kabullenerek itiraf ederse, bu vicdan azabından kurtulacakdı.

Didem, paltosunu giydikten sonra Batuhan'la beraber evden çıkdılar.
Merdivenleri hızlı bir şekilde inerek, apartmanın önünde biraz bekledikten sonra, sipariş verdikleri taksiye bindiler. Batuhan şoföre, elinden geldiği kadar hızlı sürmesini söyledi. 20 dakika sonra Âdem'in kaldığı apartmana varmışlardı. 5-ci kata çıktıktan sonra, Batuhan kapıyı açmaya çalışırken kilitli olduğunu gördü.

-Ne oldu, kapıyı açamadın mı?

+ Kapı kilitli, Bana evden çıkarken açık bıraktığını söylemişti

-Kapının arasına bir şey takılmış ola bilir mi?

Batuhan, kapıyı tekmeleyerek açmak isterken, yan komşu Feriha teyze,
gürültü sesi duyunca, bastonunu eline alarak, kapı deliğinden baktı. Bir erkeğin, Âdem'in kapısını kırmak istediğini görünce, kapıyı açtıktan sonra bastonunu yukarı kaldırarak "Hırsız var! Hırsız var! " diye bağırmaya başladı. Batuhan, hırsız olmadığını anlatmak istiyordu ki, Feriha teyze bastonuyla Batuhan'ın bacağından vurdu. Batuhan hemen Didem'in arkasına geçerek, "Teyze, ekmek kuran çarpsın ben hırsız değilim. Yanlış anladınız beni" diye, yalvarmaya başladı. Didem, Feriha teyzenin önüne geçerek, Batuhan’ı vurmamasını söyledi ama Feriha teyze onu dinlemeyerek vurmaya devam etti. "Kızım sen polisi ara, korkma bu hırsız bana bir şey yapamaz!" Didem en son dayanamayıp Feriha teyzenin elinden bastonunu alarak, "Hırsız falan yok, teyze. Benim kocam o " söyledikten sonra Feriha teyze sakinleşdi. Didem, bastonu Feriha teyzeye vererek, her şeyi anlatmaya başladı.

+Burası Âdem'in evi değil mi?

-Evet, kızım, Âdem’in evi

+Bende Âdem'in eşinin eski arkadaşıyım. Âdem bizi buraya çağırdı. Kapısının açık olduğunu söyledi, Biz de hırsızlar bir şey çalmasın diye geldik.

-Âdem doğru söylemiş kızım, kapısını açık bırakıp gitmişti. Âdem, anahtarlarını çabuk kaybediyor diye bana yedek anahtar vermişti, bende kapısının açık olduğunu görünce kilitledim.

Feriha teyze anahtarı getirmek için evine giderken, Batuhan, derinden bir oh çekti. Biraz daha ses çıkarsalardı bütün komşular ayağa kalkacaktı. Feriha teyze anahtarı getirdikten sonra Batuhan’a uzattı, Batuhan elleri titreyerek anahtarı aldı. Kapıyı açtıktan sonra Didem'e bir an önce girmesini söyledi. Didem, Feriha 
teyzenin çok heyacan geçirdiğini, biraz sakinleşmesi için konuşacağını söyledi.
Aslında Didem, Feriha teyzeni sakinleştirmekten daha çok, bazı 
bazı bilgileri öğrenmek istiyordu.

Batuhan gittikten sonra Didem konuşmaya başladı.

+Âdem’i kimin yaraladığını gördünüz mü?

Feriha teyze Didem'in titreyerek konuştuğunu görünce " Kızım istersen benim eve gel, ben sana ne gördüğümü tek tek anlatırım “diyerek, evinin kapısını açtıktan sonra Didem'in girmesini bekledi. Didem ayakkabılarını çıkartarak eve girdikten sonra, Feriha teyze önden giderek konuşmaya başladı
" Gel kızım, evime hoş geldin. Kusura bakma, evin biraz dağınıktır, artık yaşlanınca eskisi gibi eve bakamıyorsun. Sen geç misafir odasında otur, ben, iki bardak çay süzüp geliyorum"
Didem koltuğa oturduktan sonra duvardaki resimlere bakarak, Feriha teyzenin gelmesini bekledi. Duvarlarda
Feriha teyzenin koçasıyla, çocuklarıyla beraber resimleri vardı. Evde neredeyse her şey eskiden kalmaydı. Didem, Feriha teyzenin ayak seslerini duyunca, hemen kalkarak, Feriha teyzeye yardım ederek çayları masanın üzerine koydu. Daha sonra çaylarından bir yudum aldıktan sonra Feriha teyze elini dizin üzerine vurarak her şeyi anlatmaya başladı

"Ah be Kızım, artık bu apartmanda yaşamaya korkar oldum. Her gün bir cinayet işleniyor. Her gün birileri kavga ediyorlar. Artık nereye gideceğimi bilmiyorum. Bu akşam dizimi izlerken, dışarıdan kavga sesleri duymaya başladım. Bir tane genç çocuğu, çevreye alarak dövüyorlardı, daha sonra Âdem geldi, Dövmemelerini söyledi ama dinlemediler, Âdem de kendini kalabalığın içine atınca, onu da dövmeye başladılar. Öyle bir kalabalık vardı ki Âdem’i kimin bıçakladığını görmek imkânsızdı. En son Betül geldi, bizim alt komşumuz olur. Allah ondan razı olsun. "Polisleri çağırdım" söyleyince, Herkes bir tarafa koşmaya başladı. Betül, o akşam olmasaydı, Âdem’le o çocuğu az kalsın öldüreceklerdi"

Didem, Betül'ü merak etmeye başladı. Feriha teyzeden Betül'ün nasıl biri olduğunu sorunca, Feriha teyze, çayından ikinci yudumu alarak konuşmaya başladı

"Pırlanta gibi bir yüreği var kızım. Ama bunun bir kocası var, ismi Cafer. Her gün Betül'ü dövüyordu. Üç gün önce kocası evinde ölü bulundu. Bıçaklayarak öldürmüşlerdi, polis mahallede kim varsa hepsini soruşturmaya aldı. Bir tane komşu bile gören olmamış. Katil hiçbir iz bırakmadan, öldürüp çıkmış evden"

Didem'in aklına hemen Âdem geldi. 
Bu cinayeti Adem'den başka kimse yapamazdı. Didem, Feriha teyzeden gitmesi için müsaade istedi. Feriha teyze "Müsaade senin kızım, kendine dikkat et" dedikten sonra, kapıya kadar yolcuk etti. Didem Âdem’in evine geçtikten sonra Batuhan’ın kanepede uzanarak uyuduğunu gördü. Batuhan uyanmadan, Âdem’in ilaçlarını bulması gerekiyordu.
Şifonyerin birinci çekmecesini açınca gülümsemeye başladı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar