"Gözlerimi açınca, kendimi hastanede buldum. Betül yanımda beklerken uyuya kalmıştı. Üzerimde ki halatı açıp karnıma bakınca, dikiş izlerini gördüm. Ne zaman yaralandığımı düşünürken, Bir anda kızımın haykırış seslerini duymaya başladım.
-Baba gel kurtar bizi
+Nerdesin kızım?
-12. odaya gel baba. Annem kendini asarak öldürmek istiyor.
Bu odadan hemen çıkmam gerek. Betül'ü uyandırırsam bana yardım edebilir. Hafifçe koluna vurarak uyandırmaya çalıştım ama uyanmıyor. "Betül uyan ne olur. Bu odadan çıkmam gerek. Benim duyduğum sesleri sen de duyuyor musun? Kızım benden yardım istiyor." Betül uyanmayınca, kapıya doğru yaklaştım. Kapıyı azıcık açarak dışarıya göz gezdirdim. 3 tane hemşire bayan kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Kapıyı açarak koridorun sonuna kadar koşmam gerekti. Derinden nefes alıp, kendimi hazır hissettikten sonra, kapıyı açarak koşmaya başladım. Hemşire bayanlardan biri, beni parmağıyla işaret ederek, hemen güvenlik görevlilerine haber verdi. Kafamı çevirip arkama baktığım zaman, iki güvenlik görevlisinin peşimden geldiğini gördüm. Daha hızlı koşarak, merdivenleri tam inmek isterken, kendimi tutamayıp teyzeye çarptım. Teyze merdivenlerden aşağıya doğru yuvarlanmaya başladı. Kafasını, merdivenlere çok kötü çarpmıştı.
"Baba, annem ölmek üzere, yardım et ne olur"
Teyzeye yardım etmek istiyordum ama güvenlik görevlileri beni yakalayacaklardı. Bu yüzden yardım etmeyerek 12 numaralı odaya doğru koşmaya başladım. Kapıyı açarak içeri girmek isterken, bir kadın kolumdan tutarak kendine çekti beni, "Ulan şerefsiz, sen benim annemi merdivenlerden aşağı nasıl istersin" diyerek elindeki makası karnıma soktu. Ölümün soğukluğunu tüm vücudumda hissetmeye başladım. Son kez gücünü toplayarak, elimle kadını sert bir şekilde ittikten sonra, kapıyı açarak içeri girdim. Kadın hemen koşarak güvenlik görevlilerine yerimi söylemeye gitti. Odanın kapısını arkasından kilitledikten sonra tüm gücümle karnımdaki makası çıkardım. Pencerenin karşısında kızım duruyordu.
"Geç kaldın baba"
Aynur kendisini iple asmıştı. Hemen ayağa kalkarak, sandalyenin üzerine çıktım, daha sonra makasla ipi keserek Aynur'a sarıldım. Işıklar yanıp sönüyordu. Duvarlarda çatlaklar oluşmaya başladı. Pencerelerin aynaları kırıldıktan sonra her şey yerle bir oldu. Bütün hastalar ölmemek için hastaneden dışarı kaçıyorlardı."
Betül, Âdem’in gördüğü kâbus nedeniyle sayıkladığını görünce, hafifçe yüzüne tokat vurarak uyandırmaya başladı. Âdem gözlerini açtığı zaman, gördüğü her şeyin kâbus olduğunu anlayarak sakinleşmeye başladı. Betül Adem'in elini sımsıkı tutuyordu. Âdem üzerinde ki, halatı açıp karnına bakarken, yarasının kanamadığını sadece dikiş izlerinin olduğunu gördü. Âdem, çok sevinmişti ama biraz daha düşününce, hayatının kâbustan bir farkı olmadığını anladı. Betül, bardağı su ile doldurarak Adem'e verdi. Tam o sırada hemşire bayan odaya girerek, Betül'ün doktorun odasına gitmesi gerektiğini söyledi. Âdem'in suyu içmesinden sonra Betül, Doktor Bey’in odasına gitti. Hemşire Bayan, Âdem' e misafirinin olduğunu söyledi. Daha sonra kapının arkasında bekleyen Batuhan'a yaklaşarak "Hastayı ziyaret edebilirsiniz" söyledi. Batuhan, bir elinde çiçeklerle, diğer elinde almış olduğu meyve dolu poşetle koşarak odadan içeri girdi. "Abim benim, seni böyle yataklarda can çekişirken görmekte mi varmış kaderimde" diyerek, Âdem’e sarılmak isterken, hemşire bayan "hastaya asla sarılamazsınız!“ diyerek Batuhan'ı uyardı. Batuhan, elleri havada öylece asılı kalınca, hemşire bayana sinirli sinirli baktı. Âdem, Batuhan’ın hemşire bayanla tartışmaması için "Sakın yapma!“ diyerek gözleriyle uyardı. Batuhan almış olduğu çiçeklerle, meyve poşetini masanın üzerine koyarak, oturduktan sonra konuşmaya başladı.
-Abim nasılsın? Bir yerin ağrıyor mu? Bir şeye ihtiyacın varsa çekinmeden söyle hemen gidip aliyim.
+Batuhan otur yerinde, bir şeye ihtiyacım yok. Hem öyle ağır bir yaramda yok. Ufak bir kesik sadece. Sen benim söylediğim şeyleri getirdin mi?
-Hepsini getirdin abim, merak etme sen. Şu kesik nasıl oldu, onu söyle bana, Biri mi bıçakladı seni?
+Mahalle kavgasında oldu. Kimin bıçakladığını göremedim.
-Abi senin mahalle kavgasında ne işin var. Gözünü seviyim, Bırak çocuklar kendi aralarında kavga etsinler işte.
+Batuhan, öyle bildiğin gibi değildi işte. Oğuzhan'ı şerefsizler tekmeleyerek dövüyorlardı. Öylece sesiz kalıp izleyemezdim. Beni bırak, Betül bile kadın olmasına bakmayarak, gelip bizi kurtardı.
-Şimdi Betül nerde?
+Doktorla konuşmaya gitti.
Biraz sessizlik oluşunca, Âdem’in dikkatini Batuhan’ın aldığı güller çekmeye başladı
+Batuhan bu gülleri benim için mi aldın?
-Abi ya, söylemeyi unuttum. Bu gülleri sana Didem aldı. Senin hastanede olduğunu söyleyince, benimle geldi. Şimdi kapının arkasında seninle konuşmak için bekliyor.
Batuhan, Âdem’in tedirgin olduğunu görünce, konuşmasına devam etti.
-Abi, her şey geride kaldı. Biliyorum, Didem'le çok tatsız durumlar yaşadınız ama şimdi Didem barışmak istiyor. İzin verirsen gelmesini söyleyeyim.
Âdem, bir şey söylemeyince, Batuhan kapıdan çıkarak, Didem'e gelmesini söyledi. Adem, Didem'in barışmak için değil, nasıl kötü durumda olduğunu görmek için geldiğini biliyordu. Didem, üzgün bir yüz ifadesiyle içeri girerek Batuhan’ın yerinde oturdu. Daha sonra kısık sesle konuşmaya başladı.
D-Adem, biliyorum çok uzun zamandır konuşmuyoruz ama Batuhan, kötü olduğunu söyleyince her şeyi unutarak yardımına geldim. Şimdi iyi misin?
A-İyiyim Didem. Endişe edilecek bir şey yok. Batuhan sana nasıl anlattı bilmiyorum ama Doktorlar, bir haftaya kalmaz eve gidebileceğimi söylediler.
Batuhan, Adem'le Didem'mi eski günlerdeki gibi yine beraber görünce çok mutlu olmuştu.
B- Abim sen iyleş, kendine gel, bir güzel yemek ziyafeti kurarak, eski günlerdeki gibi hep beraber muhabbet ederek kutlarız.
A-Tamam Batuhan, iyleştikten sonra ne söylersen yaparız.
Didem, Adem'le barışmasına Batuhan'ın inandığını görünce, Adem'le baş başa kalma zamanının geldiğini anladı.
D-Batuhan, evden çıkarken hiç su içmedim, ağzım kurudu. Sana zahmet, marketten su alıp gelir misin?
B+Tamam aşkım. Sen Adem'le muhabbet et, ben 5 dakikaya hemen alıp geliyorum.
Batuhan gittikten sonra, Didem'in Adem'e bakışları tamamen değişti. İntikam dolu bakışlarla Adem'e bakıyordu. Didem, kırmızı şişedeki ilacı masanın üzerine koyduktan sonra konuşmaya başladı.
"Adem sana yardım etmek isterken bazı şeyler duydum. Mahallenizde garip şeyler oluyormuş. Alt komşunu öldürmüşler. Yanlış hatırlamıyorsam ismi Cafer olmalı. Polis, katil ile ilgili hiçbir iz bulamamış. Ne garip dimi? Evinde oturuyorsun, biri gelip seni bıçaklayıp gidiyor ve hiçbir iz bulamıyorlar. Ama ben bir şey buldum Adem. Hemde senin evinden. Mutfakta kendime bir şeyler hazırlarken, buzdolabının altında siyah bir şey dikkatimi çekti. Yakından bakınca, çöp poşeti olduğunu gördüm. İçinden mutfak eldiveniyle bıçak çıktı. Her şey istediğin gibi gideceğini düşünüyordun dimi Adem. İstediğim cinayeti işlerim, daha sonra üzerine kaza süsü vererek kapatırım. Ama öyle olmuyor işte Âdem. Hayatta karma denilen bir şey var. Yaptıklarının eninde sonunda karşılığını görüyorsun"
Adem, sağ elinin istemsizce titrediğini görünce, elini uzatarak masanın üzerinden ilacını almak isterken, Didem ondan önce davrandı.
"İlacını mı istiyorsun Âdem?"
Didem ilacın kapağını açarak hepsini yere döktü.
"Âdem, kazayla oldu, bilmeden yaptım"
Âdem kusmamak için kendini zor tutuyordu.
"Konuşsana Âdem, yüzüme bakarak "Bilerekten yaptım" desene. Söyleyemezsin Âdem! Çünkü ikimizde, kazayla olmadığını çok iyi biliyoruz.
*
Doktor bey gözlüğünü takarak, masanın üzerindeki kâğıda ilaçların isimlerini yazdı. Daha sonra Betül'e bakarak konuşmaya başladı.
-Betül Hanım, sakın korkmayın. Bir hafta sonra, yarasından hiçbir iz kalmayacak. Bıçak sadece 3 santim içeri girmiş.
Betül derinden bir oh çekerek, rahatlamaya başladı.
-Betül Hanım, Âdem Bey’in psikolojik sorunları var. Narkoz alınca durmadan kızının ismini sayıkladı. Yani anlayacağınız hastane ortamı Âdem beyi çok kötü etkiliyor. Burada durmadan acı çeken insanlar var. Ben bile bunalıma girmemek için kendimi zor tutuyorum. Yani anlayacağınız, Âdem bey bir an önce evine gidip dinlenmesi gerek. Burada kaldığı sürece asla iyileşemez.
Doktor bey sözünü bitirdikten sonra, Âdem’in odasından gürültülü sesleri gelmeye başladı. Betül kapıyı açarak Âdem'in odasına doğru hemen koştu. Kapıdan geçmek isterken hemşire bayanlar izin vermedi. Âdem durmadan kusuyordu. Batuhan, Betül'ü görünce, Didem’in yanında oturmasını söyledi. Didem üzüntülü bir halde ağlıyordu. Betül yanına oturunca, gözyaşlarını silerek konuşmaya başladı.
" Âdem’le konuşuyordum, Birden kötü olmaya başladı. İlaçlarını verdim. Elleri titredi, daha sonra kusmaya başladı. Hemen koşarak hemşirelere haber verdim"
Hemşire bayanlardan biri, Betül'e yaklaşarak, Âdem'in kusmasının durduğunu, şimdi iyi olduğunu söyledi. Batuhan Betül'ün sakinleştiğini görünce, konuşmaya başladı.
-Betül Hanım, ben ve eşim, Âdem’in eski arkadaşlarıyız. Eğer Âdem’in bir şeye ihtiyacı olursa, çekinmeden bize söyleyin
+Teşekkür ederim Batuhan Bey. Âdem bu gün kendine gelsin, yarın olunca evine gidecek. Doktoru, hastanenin onu kötü etkilediğini söyledi. Siz istersiniz gidebilirsiniz.
-Betül Hanım, Âdem sizin sayenizde yaşıyorum. Sizin yaptığınız o iyiliği hiçbir kadın yapamazdı. Allah sizden defalarca razı olsun.
Batuhan, hemşire bayanlardan kâğıt kalem istedikten sonra, kendi numarasını yazarak Betül'e verdi. Daha sonra Didem'le beraber, eve doğru yola koyuldular.
Didem kendi içinde zafer mutluluğu yaşıyordu. Âdem'e çektirdiği bu acılar daha başlangıçtı.
Yorumlar
Yorum Gönder